Yüce Allahın âlemlere rahmet olarak gönderdiği, Habibim diye hitap ettiği Peygamberimizi, ve Onun ilettiği ilahi mesajları anlamımıza ve yaşamamıza fırsat kapıları açacak bir Kutlu Doğum Haftasını idrak ediyoruz.
Dünyanın ve insanlığın içinde bulunduğu durum göstermektedir ki; Ona yönelmeye ve Onun getirdiği kutlu mesajlara, Onun ahlakıyla ahlâklanmaya her zamankinden daha fazla muhtacız.
Öğütlediklerini yaşamak, yaşamadıklarını öğütlememek konusundaki tutarlılığı konusunda eşsiz ve emsalsiz Peygamberimiz, yaşayan Kurandı, Kuranı en iyi yaşayandı. O, kaynağını Kurandan alan sözleriyle ve fiilleriyle tıpkı Kuran gibi ezeli ve ebedi kapsayan evrensel mesajlarıyla bütün insanlığı kucaklayandı.
Bu çerçevede, insanlık ailesinin ve özellikle de İslam toplumunun yaşadığı sorunların çözümleri; Peygamberimizin hayatının kesitleri içinde mevcuttur. Kendisini Ben güzel ahlakı tamamlamak üzerine gönderildim sözüyle tanımlayan Peygamberimizin bu özelliğini, muhterem zevceleri Hz. Aişede Onunla ilgili sorulan bir soruya Onun ahlakı Kurandır şeklinde cevaplamak suretiyle teyid ve kabul ediyor. Gerçekten, dünyanın bugün yaşadığı sorunların temelinde kişisel ve toplumsal ölçekli ahlaki çöküntü yatıyor.
Bugün dünyanın bir çok yerinde yaşanan savaş, kargaşa, açlık, yoksulluk, yolsuzluk göstermekdir ki; Peygamberimizin ahlakından ve Kuranın mesajlarından yeterince yararlanılmamıştır.
Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir ilkesini yaşayan ve yaşatmaya çalışan Peygamberimizin bu düsturuna bugün de sahip çıkılsaydı, Filistinde, Somalide, Doğu Türkistanda, Nepalde, Sudanda ve isimlerini saymaya bu satırların yetmeyeceği dünyanın sayısız ülkesinde açlık ve yoksulluk hüküm süremezdi.
Sosyal adaleti temel düstur olarak koyan Peygamber Efendimizin, çalışanın ücretinin alınteri kurumadan verilmesi, herkesin emeğinin ve hak ettiğinin karşılığının ödenmesi yönündeki tavsiyelerinden, gelir dağılımı bozukluğunun zirve yaptığı dünyamızda alınacak çok mesajlar vardır.
Bu kapsamda, Peygamberimiz Hz. Muhammedin(s.a.s) doğumunun 1439. yılını ve Kuranı Kerimin nüzûlünün 1400 yılını idrak edeceğimiz 2010 yılında, Onunla olmaya, Onu anlamaya ve Onun yolunda kalmaya her zamankinden daha fazla zaman ayırmalıyız.
Bu duygu ve düşüncelerle, Kutlu Doğum Haftasını ve Kuran yılı ilan edilen 2010 yılını bütün insanlık aleminin her yönüyle dolu dolu geçirmesini ve Onun ümmeti olmanın onur ve sorumluluğunun daha yoğun yaşandığı bir zaman dilimi olmasını diliyoruz.